blob-article
Bir şifacının gücü, herhangi bir özel yetenekten değil, her insanın doğal olarak sahip olduğu evrensel şifa gücünü somutlaştırmak ve ifade etmek için cesaret göstermesi ve farkındalığa sahip olmasından gelir.
Bir şifacının gücü, herhangi bir özel yetenekten değil, her insanın doğal olarak sahip olduğu evrensel şifa gücünü somutlaştırmak ve ifade etmek için cesaret göstermesi ve farkındalığa sahip olmasından gelir.
Eric Micha'el Leventhal
Duygularımız olmasa bizler kim olurduk? Bir an için duyguların hissedilmediği bir dünya hayal etmeye çalışın. Hiçbir sevincin mümkün olmadığı bir dünya olsun. Mutluluk, neşe, tutku, heyecan, huzur, minnet veya nezaket yok. Hiçbir sevgi, hiçbir türden olumlu duygunun hissedilemediği bir dünyada yaşamayı diler miydiniz?
Bu hayali duygusuz gezegende olumsuz duygular da olmayacak. Bir daha düşünün. Keder yok, öfke yok, depresyon veya korku hissi yok. Olumlu ya da olumsuz duyguların hiçbirini hissetmediğinizi varsayın. Böyle bir gezegende yaşamak “sadece” var olmaktır. Hiçbir duygu hissetme yeteneğimiz olmadığında, hayat beşikten mezara gri, mekanik bir deneyime benzerdi. Duyguları hissedebildiğiniz için aslında minnettar olmamız gerekir.
Peki hissetmemeyi tercih ettiğiniz, deneyimlediğiniz duygular nelerdir? Çoğu insan gibi sizin de hayatınızda karanlık dönemler olmuştur. Muhtemelen anksiyetenin yanı sıra keder, öfke, hayal kırıklığı ve korku hissettiğiniz anlar yaşadınız. Kederli dönemlerin yanı sıra depresyon, düşük benlik saygısı, umutsuzluk, yetersizlik ve daha birçok olumsuz duygu yaşamış olabilirsiniz. Farkında olmayabileceğiniz şey, deneyimlediğiniz bazı olumsuz duyguların, onları uzun zaman önce hissetmiş olsanız bile, sizin için zarar verici şekillerde hâlâ sorun yaratıyor olabileceğidir.
Yaşadığımız olaylar sonrasında bedenimiz olumlu ve olumsuz tüm duyguları kayıt etmektedir. Ne zaman aynı olayı hatırlasak tekrar aynı duyguları hissetmeye başlarız. Bu duygular olumsuz duygularsa -öfke, suçluluk, kin, nefret gibi- stres kaynağı olarak zamanla fiziksel rahatsızlıklara yol açar. Evrendeki her şey enerjiden meydana gelir. Duygularımız da enerjilerden meydana gelir. İçimizde tutsak kalan duyguların enerjisi bizi negatif yönde etkiler. Derine gömülmüş bu duygular ortaya çıkarılmayı beklerler. Özgürlüğe çıkış yolu, tutsak kalmış duygulara esir olmamak için çaba sarf etmemizden geçer.
Dr. Bradley Nelson’ un geliştirdiği Duygu Şifresi yöntemi kendimizin, çocuğumuzun, hayvanların ve hatta herhangi birinin sorunlarını basit uygulamalarla kalıcı olarak ortadan kaldırabilmemiz mümkün kılar. "Duygu Şifresi çocukların dahi öğrenebileceği basit ve etkili bir yöntemdir. Eğer herkes bu yöntemi biliyor ve uyguluyor olsaydı dünya üzerindeki hastalıkların yüzde 90’ı kaybolur, savaşlar sona ererdi.”
Fiziksel hastalıkların, duygusal zorlukların ve kendini sabote etmenin kaynağı aslında bu görünmeyen duygusal yüklerden ve enerjilerden kaynaklanmaktadır. Rüzgârı göremeseniz de etkilerini hissedebilirsiniz. Tutsak duygular da rüzgâr gibi görünmez olsalar da üzerimizde güçlü etkiler uyandırabilirler. Hepimiz değişen derecelerde duygusal yükler -acı veren çocukluk anıları, sevilen birinin kaybından duyulan keder, bir evlilik ya da ilişkinin bozulması- taşıyoruz. Reddedilme, ihanet, zorluk, başarısızlık, utanç, özlem, suçluluk, kayıp veya yetersizlik duygularına ilişkin bir deneyim herkes hayatının bir döneminde yaşamıştır.
Her duygunun kendi enerji frekansı vardır. Olumsuz duygular vücudumuzu bir elektrik akımı gibi şok ederek, vücudumuzun doğal enerji akışını bozarlar. Vücudumuz geçmişteki deneyimlerimiz yoluyla bedenimizde tutsak kalmış bu duyguları depolar ve bu duygular zamanla hastalıklar şeklinde ortaya çıkarlar. Organlarımız ve duygularımız arasında güçlü bir bağlantı vardır. Acı hissettiğimizde bağırsaklarımızda, kaygılı olduğumuzda ise böbreklerimizde rahatsızlıklar meydana gelir. Acı çeken veya çok üzülen birinin -tutsak kalan duygusu üzüntü veya keder olabilir- akciğer kanserine yakalanması tesadüf olamaz. Zihin ile beden ayrı düşünülemez.
Duygularımız gibi düşüncelerimiz de enerjiden oluşur. Yönlendirilmiş düşüncelerle dünyanın öbür ucundaki birisini etkileyebilir, nasıl hissettiğini farkında olmaksızın değiştirebiliriz. Bu yüzden nasıl düşündüğümüz, neye inandığımız ve niyet ettiğimiz son derece önemlidir. Bu düşünceler tarafından en çok da kendimiz etkileniriz. Düşüncelerimiz duygularımızı, duygularımız düşüncelerimizi yaratan bir döngüye sahiptir. Tutsak kalmış duygulara sahipsek düşüncelerimiz de tutsaklaşmaya başlar. Bu duyguları serbest bırakarak düşünce şeklimizi değiştirebilir, yeni düşünme şeklimizle pozitif duygular yaratarak bu döngüyü kırabiliriz.
Duygu Şifresi, bize yeni bir bakış açısı katar. Tutsak duygularımızın her türlü soruna nasıl yol açabileceğini gösterir ve bunları serbest bırakmanın yollarını verir. Hayatımızı geri alabilir, daha iyi bir sağlığın tadını çıkarabilir ve yaşamımızı alıkoyan tutsak duygularımızdan bir ömür kurtulabiliriz. Yaşadığımız olumsuz deneyimler -bir hastalığa yakalanma, sevdiğimiz birini kaybetme, kaygı ve korku dolu anlar- sonucu bilinçsiz zihnimiz, kalbimizin etrafında sıkışmış duygulardan oluşan bir "duvar" oluşturabilir. “Kalbinin sesini dinle.” cümlesinin herhangi birinin size verebileceği en iyi tavsiye olduğuna inanıyorum. Ama ya bir “kalp duvarı”mız varsa bu nasıl mümkün olabilir?
Kalp, varlığımızın merkezidir. Kalbimiz duygusal yaralanmalara karşı savunmasızdır. Bazen yaşadığımız olaylar neticesinde vücudumuzda hapsolmuş duygular yaratılır ve bu tutsak duygular kalp bölgesine yerleşir. Her şey doğası gereği saf enerjiden oluşur ve tutsak duygular da saf enerjiden oluşur. Bilinçaltımız kalbimizin tekrar kırılmaması, incinmemesi ve onu korumak amacıyla etrafına bir enerji duvarı örer. Bunun bir bedeli olarak insanlarla bağlantımız zayıflar ve duygusuzlaşırız. Sevgiyi özgürce vermekte ve almakta daha zorlanır hale geliriz. Kalbimizdeki bu duvarı Duygu Şifre’si yöntemi ile kaldırabilir ve duygusal özgürlüğe kavuşabiliriz. Âşık olabilir, sağlıklı ilişkiler kurabiliriz. Bunun yanında yeteneklerimizin farkına varabilir ve başarılı olabiliriz. Ancak yeterli sayıda kişi bu duyguları nasıl serbest bırakacağını öğrenirse, birçok kalbin kilidi açılabilir ve dünyadaki sevgi ve anlayış düzeyi artar. Bu basit yöntemle, belki dünyayı gerçekten değiştirebiliriz.
Eğilme testi, bilinçaltından cevap alabilmemizin en basit yöntemidir. Uygulamak için ayakta durmamız ve rahat olmamız dışında hiçbir şeye ihtiyacımız yoktur. “Doğru veya olumlu” bir ifadede bulunduğumuzda vücudumuz öne doğru giderken, “doğru olmayan veya olumsuz” bir cümle kurduğumuzda vücudumuz geriye doğru gider. İşin en önemli kısmı ise söylediğimiz cümleye odaklanmaktan geçer. “Doğru/yanlış” cevaplara sahip sorular sorarak ve ardından vücudumuzun tepkisini kontrol ederek bilinçaltı zihin ve enerji arasındaki bu ilişkiden faydalanabiliriz. “Şu anda serbest bırakabileceğim bir tutsak duygum var mı?”, “Bu duygu kızgınlık mı?” sorularıyla bedenimden aldığım yanıtlar karşısında yaşadığım şaşkınlığı gizlemem mümkün değildi. Kimi sorularımda bedenim öne doğru eğiliyor, kimi sorularımda kendiliğinden arkaya doğru gidiyordu. Bedenimle böylesine kolay bir yöntem ile iletişim kurabilmek, soru sormak ve cevaplar alabilmek mucizevi bir deneyimdi!
Kas testi de eğilme testi gibi fiziksel, zihinsel ve duygusal durumumuzla ilgili soruları yanıtlamak amacıyla bilinçaltından yararlanmak üzere kullanılır. Hastalıkların, tutsak duyguların, kalp duvarı oluşturan olayların belirlenmesi ve altta yatan potansiyel nedenlerin açığa çıkarılması için tasarlanmış bir yöntemdir. Kas testi, eski bütünsel şifacılar tarafından da yıllardır kullanılmaktadır. İlginç tarafı taşıyıcı veya vekil kullanarak kendimize uyguladığımız bu testi bir başkasına da kilometrelerce uzaktan uygulayabiliyor olmamızdır. Uzaklık enerji için bir engel oluşturmaz çünkü enerji her şeydir ve yer yerdedir.
Kalp duvarının kaldırılması için de aynı süreci uygulayabiliriz. Tek fark kalp duvarından bu duyguyu serbest bırakıp bırakamayacağımızı özellikle sormamızdır: “Kalp duvarım var mı?” “Kalp duvarımdan bir duyguyu şu anda serbest bırakabilir miyim?” Bu duvar, varlığının farkında bile olmadığımız tutsak duygularımız tarafından, bilinçaltı zihnimiz aracılığıyla örüldü. Ama artık kalbimizi açmak, kendimizi sevmek, sevgi almak ve vermek konusunda hiçbir engelimiz yok.
“Çoğu zaman eller, zihnin boşuna çözmeye uğraştığı bir bilmecenin nasıl çözüleceğini bilir.” Eğer tutsak duygularımız ya da kalp duvarımız varsa bunları ortadan kaldırmanın ne kadar önemli olduğunu görebiliyor musunuz? Kendimize, çocuklara, hayvanlara, çevremize uygulayabileceğiniz bu yöntem ile ne kadar dönüştürücü bir etki yaratabileceğimizi hayal edebiliyor musunuz?
Doğadaki enerjinin bir yanardağ gibi çeşitli yerlerde hapsolması gibi, acı verici duygusal durumlardan ve travmatik deneyimlerden gelen enerji de bedenlerimizde hapsolabilir. Bedenlerimizin tutsak kalmış bu duyguları özgürlüklerine kavuşturma ve kendini iyileştirme konusunda inanılmaz bir yeteneği vardır. Dr. Bradley Nelson’un insanlık için geliştirdiği Duygu Şifresi yöntemlerini uygulayarak tutsak duyguları ve enerjileri hızlıca yok edebiliriz. Hem bireysel hem de bütünsel açıdan dönüştürücü etkiler yaratabiliriz.
Hepimiz birbirimize bağlıyız. Biz iyiysek diğer insanların iyi olmasına katkımız olması da kaçınılmazdır. Yeteri kadar insan tutsak kalmış duygularından arındığında ve kalbindeki duvarlar yıkıldığında dünyadaki sevgi enerjisinin hakim olması artık bir buzdolabı mesafesi kadar yakınımızdadır.
Çağla Yıldırım