blob-article
Ünlü yoga eğitmeni B.K.S Iyengar’ın 1966’da yayımlanan ve 2018’de Omega Yayınları’ndan Funda Sezer çevirisiyle Türkçeye kazandırılan Light on Yoga: Yogaya Işık isimli kitabı, yoga yolculuğuna çıkmaya niyetli olan veya çoktan kendini bu dünya içinde bulmuş herkes için nitelikli bir rehber.
Iyengar’ın bu çalışmasının büyük bir kısmınıYoga asanalarının (duruşlar), Bandha (kilitler) ve Pranayamanın (nefes egzersizleri) nasıl (ve ne koşullar altında) uygulanacağına dair görsellerle desteklenmiş detaylı bir anlatım oluşturuyor. Iyengar’ın yoga asanalarına giriş tekniklerinin yanı sıra, asanaların anatomik etkilerinin de detaylı olarak tarif edildiği, deneyimli uygulayıcılar ve yeni uygulayıcılar için varyasyonların sunulduğu, yoga asanalarının Sanskritçe karşılıklarının ve/veya hikâyelerinin es geçilmediği, titiz bir çalışma Light on Yoga: Yogaya Işık.
Günümüzde, özellikle sosyal medyada yoga asanaları sıklıkla “etkileyici” görseller ve yoga felsefesinin temel metinlerinden alıntılarla karşımıza çıkıyor. Aslında yoganın “ne olup ne olmadığı” hâlâ üzerine çokça konuşulan konular arasında. Iyengar, Light on Yoga: Yogaya Işık kitabında,çoğunlukla temel prensiplere bağlı kalmaya çalışarak, özgün yanıtlar aranan/üzerine yaklaşımlar geliştirilen “Yoga nedir?” sorusunu, “yoga pratiğini sistemleştirmiş ilk kitap” olarak tanımladığı Patanjali’nin Yoga Sutraları’na sıkça referans vererek ve çok temelden bir yaklaşımla yanıtlar. Yani, yogaya dair merak ettikleriniz varsa, görünenin ardında yatanı anlamak istiyorsanız, elinizi atmanız gereken ilk kaynaklardan birinin kesinlikle Light on Yoga: Yogaya Işık olduğunu söyleyebilirim. Aklınızdaki birçok soru işaretini gidereceğinden de emin olabilirsiniz. Peki gerçekten nedir bu yoga? Iyengar, bu soruya: “Yoga, binlerce yıldır insanın fiziksel, ahlaki, zihinsel ve spiritüel bütünlüğüyle ilgilenen, zamansız ve pragmatik bir bilimdir.” yanıtını veriyor. Ben yine bir hocamdan alıntıyla: “Yoga bir farkındalık çalışması” diyor ve, “kendini ve evreni bilme yolunda…” diye ekliyorum.
Yoganın tarihine hızlıca bir göz atarsak, yoga ilk olarak Hindu dininin temelini oluşturan Veda metinlerinde geçse de ne olduğu ile ilgili net bir tanım yapılmayıp herhangi bir pratikle de ilişkilendirilmiyor. Patanjali, Yoga Sutraları’nda Upanişadlar, Budizm ve Bhagavad Gita’nın katkılarıyla bütün bu yaklaşımlardan beslenerek ortaya sistematik bir yol haritası çıkarıyor. Iyengar’ın Light on Yoga: Yogaya Işık’ta da sunduğu gibi, Patanjali de literatüre ruhun arayışı için yoganın sekiz aşamasını kazandırıyor: “Yama (evrensel, ahlaki kurallar), Niyama (disiplin yoluyla öz arınma), Asana (duruş), Pranayama (nefesin ritmik kontrolü), Pratyahara (zihni duyular ve nesnelerden geri çekme ve özgürleştirme), Dhrana (konsantrasyon), Dhyana (meditasyon) ve Samadhi (kendini adayana, çok derin bir meditasyon haliyle gelen süper bilinçlilik hali)”
Yine Omega Yayınları’ndan geçtiğimiz yıl yayımlanan Light on Yoga: Yogaya Işık’ın kardeş kitabı Light on Life: Hayata Işık’ın giriş bölümünde Iyengar’ın kendi yoga yolculuğunu ilk okuduğumda önce biraz şaşırdım. Çocukluğunda güçsüz bedeniyle birçok hastalıkla boğuşan ve doğal olarak ruhsal durumunda da çalkantı olan Iyengar bu yola, eniştesinin ona güçlenmesini sağlayacak bir yoga pratiği önermesiyle çıkıyor ve işin sonunda Batı’ya bu öğretiyi götüren, dünyanın en tanınan yoga eğitmenlerinden biri oluyor. İlk bakışta şaşırdığım şey, içsel bir yolculuk niyetiyle değil de fiziksel fayda gayesiyle bu dünyaya girmesiydi. Sonra, aklıma yakın çevremde ilk bakışta birbirinden çok farklı görünen sebeplerle yoga yolculuğuna çıkan yoga öğrencileri ve/veya eğitmenleri geldi ve Iyengar’ın yola çıkış hikâyesi bana, artık o kadar şaşırtıcı görünmemeye başladı. Kişi ister vücuttaki ağrılar, fiziksel hassasiyetler, ister merak duygusu veya ister bir yoga asanasının büyüsüne kapılıp onu başarma tutkusuyla olsun, bu yola girince gerisi çorap söküğü gibi geliyor ve sekiz taç yaprak kendini katman katman açıyor. Bana kalırsa bütün bu ağrı, hassasiyet, merak veya arzular yolun çağrısı ve herkesin yolu birbirinden farklı.
Bugün yoganın yaygın sunuluş şekli hepimizin bildiği gibi stüdyolarda çoğunlukla ücretli sunulan dersler, öğrencilerin belirli bir asana veya asana grubu üzerinde uzmanlaşmasını hedefleyen atölye çalışmaları ve özellikle son dönemde COVİD-19 salgınıyla artan internet üzerinden gerçekleştirilen buluşmalar, kurslar, seanslar aracılığıyla oluyor. Buna türlü türlü yoga kıyafetleri, yoga matları ve diğer ekipmanlar eklenince geniş bir ticari pazarın varlığı da yadsınamaz. Maneviyatla bu kadar iç içe olan yolun oluşturduğu bu endüstri, belli çevreler tarafından rahatsız edici bulunup eleştirilebiliyor. Bu hassasiyeti anlıyor olsam da niyetim bunu burada ve bu anlamda tartışmak değil. Hatta yoganın bir şekilde “bu çağın dili”ni konuşabiliyor olmasını ulaşılabilirlik açısından da kıymetli buluyorum. Aynı zamanda belli duyarlılıklara sahip yoga eğitmenleri tarafından sunulan birçok ücretsiz ders, burs imkânı veya takas usulü alınabilecek eğitimler de mevcut sektör içerisinde... Iyengar, Light on Yoga: Yogaya Işık’ın son kısmında 300 haftalık asana dersleri, Light on Life: Hayata Işık’ın son kısmında da “Duygusal Denge için Asanalar” akışı paylaşıyor. Yani böyle kıymetli kaynaklar, bedenimiz ve şevkimiz olduğu sürece bu yolculuk için bize yeterli. Gerisi o kadar da önemli değil.
Bütün bu tartışmaların yanı sıra içinde bulunduğumuz fiziksel dünyadaki sınıfsal, türsel, cinsiyet ve cinsel yönelim temelli eşitsizlik ve çeşitli sömürü biçimlerini düşününce –ki herhangi bir gün düşünmemek mümkün değil- yoganın özünün biricik bir hali var. Herkes yoga yolunun yolcusu olabilir veya Iyengar’dan alıntıyla söylersem: “En azından spiritüel olarak da olsa, biz demokratik ve fırsat eşitliği olan bir toplumda yaşamaktayız.”
Ece Örken